Sam, yakın zamanda işlenen cinayetleri önceden sezebilme yeteneğine sahip bir adamdır ve bu yeteneğini, polis dedektifleriyle işbirliği yaparak kullanmaktadır. Ancak yaşamı, kız kardeşi Jenna ile birlikte, eski kız arkadaşı olan ve Pontiac Katili olarak bilinen bir seri katil tarafından öldürülen kadının davasını araştırmaya başladıklarında tamamen değişir. Bu katil, şimdiye kadar sekiz kişiyi öldürmüş olmasına rağmen, polis hala onun kimliğini belirleyememiştir. Film, Sam'in bu doğaüstü yeteneğini, kız kardeşiyle birlikte derinlemesine girdikleri bu gizemli ve karanlık olayı çözmeye çalışırken nasıl kullandığını gözler önüne seriyor. Dedektiflik ve sezgiler, Sam ve Jenna'ya, eski kız arkadaşı ve diğer kurbanların geçmişini, katilin motivasyonunu ve sonuçta karşılaşacakları zorlukları keşfetme konusunda yardımcı olur. Bu süreç, onları yalnızca seri katilin peşinde bir maceraya sürüklemekle kalmaz, aynı zamanda kendi aile sırlarını ve geçmişte kalmış sorunları da gün yüzüne çıkarır. Gizem, gerilim ve sürekli artan bir tehlike duygusuyla dolu olan bu film, izleyicileri Sam ve Jenna’nın adım adım ilerlediği karanlık yolda onlara eşlik etmeye zorluyor. Karakterlerin karşılaştığı beklenmedik durumlar ve sonunda aydınlanan sır perdesi, filmi daha da etkileyici kılıyor. Olay örgüsündeki derin katmanlar ve duygusal çekişmeler, filmin sonuna kadar izleyicileri ekran başında tutmayı başarıyor. Sam'in bu olağanüstü yeteneği ve karmaşık karakter ilişkileri, filmin merak unsurlarını pekiştirerek cinayet gizeminin çözülme sürecini daha da heyecanlı hale getiriyor.
